Daha önce tanıtmış olduğum
Küçük Kara Balık, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu,
Sisifos Söyleni, Bir Şeftali Bin Şeftali, 20.Asır Avrupa ve Biz
yazılarıma kitap isimlerinin üzerine tıklayarak göz atabilirsiniz.
Geçen hafta Taha Ömergil Yusuf Atılgan‘ın Aylak Adam kitabını tanıtmıştı. Anayurt Oteli ‘ni okumadan o yazıya da göz atabilirsiniz.
Bazı insanlar vardır hani yüzlerinde size anlamsızca bakan donuk mu denir ölü mü bilmem bir çift göz, yemek yemeye ve ara sıra da esnemeye yarayan bir ağız… Ne de meymenetsiz bir tip değil mi? Ya da çok mu derin ha ne dersiniz? Gizliden gizliye takip edersiniz o kişiyi, hal ve hareketleri gizemli gelmeye başlar, yorulursunuz, bunalırsınız ve sonunda tükenirsiniz. Hiçbirinizin de aklına bir “Merhaba” demek gelmez ya da gelir de cesaret edemezsiniz. Var değil mi öyle tipler çevrenizde? Hadi canım! Yok mu?
Bakın Anayurt Oteli ‘nde var bir tane, adı da Zebercet. Ne kadar ilginç bir isim. Bir anlamı cam gibi parlak demekmiş. Anayurt Oteli ‘ni okuduğunuzda anlarsınız ne kadar uyumlu bir isim olduğunu !
“İstasyona yakın Anayurt otelinin katibi Zebercet…” diye başlar Anayurt Oteli . Biraz Kafka’yı mı hatırlattı ne! Tam bir Bunalım Edebiyatı örneği bu eserde yazarımız Yusuf Atılgan gecikmeli Ankara treniyle gelen bir kadını bekleyen ne ölmeyi ne de yaşamayı hak eden Zebercet’in hikayesini anlatır bizlere.
Ne yalan söyleyeyim ruhumu bunaltan anlar oldu okurken eseri ama yine de değdi bu ölümsüz karakteri ve mekanı tanımaya. Tavsiyem önce filmini izleyip sonra bu romanı okumanız.
İnanmaya devam edin…