Yazar: Fyodor Dostoyevski
Sayfa sayısı: 75
Yayınevi: Can Yayınları
Çeviri: Nihal Yalaza Taluy
Daha önce tanıttığım kitaplar olan
Serbest Piyasa Ve Güvenlik ve Nun Masalları ‘na
üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski!.. Askeri mühendislik, tutukluluk, idamın kıyısından dönmek, sürgün, erlik, subaylık, sara nöbetleri, kumar bağımlılığı, borç batağı ve dahası on binler eşliğinde bir cenaze töreni… Çılgın yazarımızın dramatik ve bir roman kadar da inişli çıkışlı hayatını bu kelimelerle ifade edebiliriz.
“Daha her şey düzelebilir. Belki de bu her zaman böyledir; inişler ardından yükselişler gelir.”(s.49)
Tatsız Bir OIay Rusya’da çarlık sisteminin erimeye yüz tuttuğu dönemde bir generalin, memurlara hümanist davranma düşüncesini arkadaşlarıyla paylaşması ve hayata geçirmeye çalışması sonucu başına neler geldiğini okuruna arz ediyor.
“Hasta, hem de çok hastaydı; ama bedensel hasta olmaktan çok ruhsal bakımdan rahatsızdı. … Herhalde bunlar öbür dünyadaki hesabına sayılacaktı onun.”(s. 72)
Memurlar, insanlık tarihinde sınıfsal ayrımı her zaman iliklerine kadar hissetmiş olmalarına rağmen söz konusu dönemde ekselanslarının bu hümanist davranma çabasını nasıl karşılıyorlar dersiniz?
“Farkına varmadan ‘Hayır, şiddet, yalnızca ve yalnızca şiddet!..’ diye mırıldandı.” (s. 75)
Sorunun cevabını kitapta katıksız bir şekilde bulamayacaksınız. Çünkü baş kahramanımız fikrini biraz eline yüzüne bulaştıracak. ?
“Bir türlü duruma hakim olamıyor, iş gitgide bozuluyordu. Karanlık bir yere dalıp sonradan yolunu bulamayan birine benziyordu.”
Yarım demlik çayı devirdiğinizde son satırlarını okuyor olabileceğiniz bir durum hikayesi kıvamındaki Tatsız Bir Olay , okurlarını acı bir tebessümle düşünderecek gibi duruyor.
“Her olayın, demin kaldırımda kurduğu gibi değil de, bambaşka bir şekilde olup bittiğinin farkındaydı.”(s.48)
Çok karmaşık bir olay örgüsüne sahip olmayan Tatsız Bir Olay adrenalin aşıklarına hitap edemeyecekse bile durumdan yorum çıkarmayı keyifli bulanlara kendisini sevdirecektir zannediyorum.
“Dağılmış yatakla devrilmiş sandalyeler, bu dünyanın en iyi, en sağlam umut ve hayallerinin bile geçiciliğini gösteriyordu.” (s. 69)
Eh, insan değil mi sonuçta; kah büyük görünür kah küçük düşer; ama hep aynı toprağa gömülür. Ve yine insan bu; okumakla filizlenir, düşünmekle serpilir. Okumak ve düşünmek aşkına yine bir Elfida kapanışı yapalım:
Bir Elfida’nın zamanını feda edebileceği yegâne şey değil midir okumak? O zaman büyük hayaller ve sıcacık yudumlarla diyelim. Hürmetler, muhabbetler efendim…
Kitapmetre – En ucuza nereden alabilirim ? Tıkla