Uzun bir aradan sonra merhaba! Yaz tatili geldi geleli kitap okuyamıyordum. Bu aralar tekrar okumaya başladım denebilir. Bu sitede sizlere daha önce Bülbülü Öldürmek, Cesur Yeni Dünya, Dönüşüm, Ermiş, Gençlerle Başbaşa ve Kelime Defteri kitaplarını tanıtmaya çalışmıştım. O yazıları da okumadıysanız istediğiniz yazının üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz. Sokrates’in Savunması ‘na veya eski yazılarım hakkındaki yorumlarınızı da her zaman bekliyorum.
Gelelim bugünkü kitabımıza!
Bugün Sokrates’in Savunması adıyla bilinen 4 bölümün birleşimi olan bir kitapla geldim. Dediğim gibi kitap 4 bölümden oluşuyor ve her biri ayrı bir kitap gibi.
İlk bölümde Euthyphron ya da Dindarlık Üzerine başlığıyla karşı karşıyayız. Burada Sokrates’in Euthyphron ile olan diyaloguyla başlıyoruz. Burada adından da anlaşılacağı üzere din,dindarlık ve ahlak kavramlarından bir sohbet tadında diyalog okuyoruz. İkinci bölümde kitaba adını veren Apologia yani Sokrates’in Savunması. Bu bölümde ise Sokrates’in sapkın bir dinin temsilcisi olduğu ve bunu gençlere yayarak ahlaklarını bozduğu üzerine açılan dava ve Sokrates’in meşhur savunmasını buluyoruz. Sokrates savunmasıyla karşısındaki mahkeme heyetini ve onları izleyen kalabalığı nasıl ikna ettiğini göreceksiniz.
Kriton ya da Yapılması Gerekenler Hakkında olarak başlayan bölüm ise kitabımızın üçüncü bölümü. Burada da yine diyaloglar ve hayat üzerine felsefi düşünceler, öğütler yer alıyor. Sokrates ve Kriton arasında geçen bu konuşma yapılması ve yapılmaması gereken şeyler hakkında gerçekleşiyor. Son bölüm ise Phaidon ya da Ruh Hakkında adını taşıyor. Bu bölümde ise Sokrates’in ölüm zamanı öncesi ve sonrasının üçüncü bir kişinin gözünden-Phaidon’un- görüyoruz. Burada ise Phaidon ve etrafına toplanan bir grup gencin Sokrates’in ölümünü merak etmesi üzerine başlayan diyalog bize Sokrates’in son anlarında nasıl davrandığını ve kaçma tekliflerini nasıl reddedip onurlu bir şekilde ölüme yürüdüğünü anlatılıyor.
Kitap genel olarak böyle iken gelelim okunmasına. Kitap bildiğiniz gibi İş Bankası Kültür Yayınları Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi’nde bulunuyor. Çeviren Ari Çokona kitaba güzel bir ‘son notlar’ bölümü yazmış. Mutlaka notlara bakmanızı da tavsiye ederim. Kitap okurken ise akıcılık bakımından eksik. Diyalog şeklinde olsa da bazen uzun monologlar oluyor ve okuma güçlüğü yaratıyor. Yine de benim gibi kitabı merak edenlerin bir şekilde okuyacağını düşünüyorum.Kitabımız bu şekilde bir klasik. Klasik sevenlerin seveceği klasiklere yeni başlayanların ise biraz zorlanabileceği bir kitap.
Hepinize keyifli okumalar…