Leyla ile Mecnun

2011’in Şubat ayıydı. Soğuk bir hava vardı. Akşam televizyonda kanallar arasında mekik dokuyan babamın elindeki kumanda nihayet TRT’de durmayı başarmıştı. Sağ altta dizinin ismi ” Leyla ile Mecnun ” ve altında klasik ‘Yeni Dizi’ yazısı. O hafta ve belki de ondan sonraki haftalar boyunca kimse bu dizinin reytinglerde olmasa bile sosyal medyada bu kadar ses getireceğini düşünmüyordu. İlk sezonun finaline doğru giderken izleyenleri artıyordu ve adı artık daha çok biliniyordu. Alışkın olmadığımız bir tarzı vardı dizinin. Her şeyden önce fazlasıyla absürttü ve garip bir dili vardı. Buna rağmen sevildi.

Ama tabi ki her güzel şey gibi o da güzel bir sona sahip olmadı. Önce setteki kavga ve ana karakter olan 2-3 oyuncunun ayrılmak zorunda kalması hikayeyi ayrı bir noktaya götürdü. Düşük reyting oranlarına rağmen dizinin arkasında duran TRT, oyuncuların Gezi Olayları’nda gözükmesinden sonra diziyi yayından kaldırdı. Geriye yarım kalmış bir hikaye, garip bir mecnûn, pullu ceketli bir adam, bir hırsız ve bir sürü absürt hikaye kaldı. Sonrasında ise başka bir dizide çok kısa bir anlatımla dizinin finali anlatıldı daha doğrusu geçiştirildi.

Leyla ile Mecnun dizisinin hikayesi böyleydi.

Biz kitapla alakalı bir şeyler okumayı bekliyorduk bu dizi nereden çıktı diyenler olacaktır. Kitap, aynı zamanda senarist olan yazarın kaleminden dizideki karakterleri ve dili kullanarak yazılmış. O yüzden dizi hakkında bilgi sahibi olmak kitap için daha iyi bir başlangıç olacaktır.

Gelelim kitaba. Kitapta diziye ait karakterler, sahneler, kullanılan ağız, espriler hepsi diziye özgü şekilde devam ediyor. Hatta bazı bölümlerde kitap mı okuyorsunuz senaryo mu okuyorsunuz aradaki ayrımı yapmak güçleşiyor. Ama diziyi bilen, en azından aşina olanlar buraları keyifle okuyacaktır.

İşlerin ters gitme ihtimali varsa, mutlaka ters gider. Kaan buna “Murphy Kanunları” diyor. Annemse “Besmelesiz çıkıyon evden, ondan oluyo, sağ ayağınla çık şu evden” diyor.

Leyla ile Mecnun, Burak Aksak

Kitapta Mecnun’un gözlerinden bakıyoruz. Mecnun’u hissediyoruz. Aslında hayatı sıradan kelimesinin hakkını tam anlamıyla veren Mecnun, birden Leyla’yı görüyor ve bir hayat nasıl alt üst olur onu görüyoruz. İlk başlarda eğlenceli olan bu süreç sonradan hoşumuza gitmeyecek şekle bürünüyor. Sonradan öğrendiği şeyler ise Mecnun’u artık bilinmezlikten çaresizliğe doğru itiyor.

Aslında büyük beklentilerle başlamıştım kitaba. Ama sayfalar geçtikçe hayal kırıklığına uğramadığımı söylersem yalan olur. Kitabın akıcılığı gayet iyiyken diğer yönlerde zayıf kalması can sıkıyor. Çünkü diziye zıt bir şekilde kitap sığ olmuş. Olay örgüsü gayet basit kalmış. Belki de görsel olarak başarılı olabilirdi ama okunmak için gayet zayıf olmuş bu da bir yerden sonra sizi tatmin etmemeye başlıyor. Kitabın olay örgüsü sığ olduğu için kitabın sonuna kadar bir şeyler olmasını, bir sürpriz çıkmasını bekledim. Belki de beklenti büyük olduğu için bu kadar olumsuz yönleri öne çıktı gözümde, bilemiyorum. Ama kitabı genel olarak başarılı bulduğumu söyleyemem.

Yine de Mecnun’undan İsmail Abi’sine, Yavuz’undan Erdal Bakkal’ına, Aksakallı’sından İskender’e eski bir anı gibi hepsini hatırlamak, yine bir hikayede beraber olmalarını izlemek hoştu.

Önce başın döner, sonra gözlerin kararır ve bilincini yitirirsin. İşler bir kere kötüye gitmeye başladı mı durduramazsın. Ardı arkası kesilmez. Dibe battıkça batarsın. Bi noktadan sonra her şeyin normale dönmesi için değilde, işlerin bundan daha kötüye gitmemesi için dua edersin.

Leyla ile Mecnun, Burak Aksak

Eğer çok büyük bir beklentiye girmeden okuyacaksanız bu kitap sizi hem gülümsetecek hem de keyif almanızı sağlayacaktır.

Yazdığım diğer yazılara ulaşmak için tıklayabilirsiniz.

Keyifli okumalar…

KitabınaBak – Bu kitabı en ucuza nereden alabilirim ? Tıkla !