İçeriğe geç

İçimizdeki Şeytan

İçimizdeki-Şeytan-kitap-yorumu
Yazar: Sabahattin Ali
Sayfa Sayısı : 254
Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları

İçimizdeki Şeytan ‘a giriş yapmadan önce;

"Cânıma bir merhaba sundu ezelde çeşm-i yâr. 
Öyle mest oldum ki gayrın merhabasın bilmedim" 

demiş Fatih Sultan Mehmet’in veziri Ahmet Paşa. Divan şiirinde pek çok yerde karşılaşırız bu bahisle.

“Ezel gününde sevgilinin gözü bana bir merhaba lûtfetti. O gün bu gündür, o bakışın mestliğiyle başka kimsenin merhabasını tanımadım.” diye çevirebiliriz günümüz Türkçesine.

Editör Notu : Reklamlara tıklayarak bize destek olabilirsiniz.

Daha dünyaya gelişimizden çok çok önce, yaratılan tüm ruhların elest meclisinde bir araya gelip Rabbimize söz verdikleri vakit aşığın gözü bir aralık kendisine bakan bir çift gözle karşılaşmıştır. Bu öyle bir karşılaşmadır ki aşık onu bir daha asla unutmaz ve dünyaya geldikten sonra da hep onu arar durur. Bilir ki o gözlerin sahibi mutlaka bir gün çıkacaktır karşısına ve daha ilk bakışta tanıyacaktır aşık o gözleri. O güne kadar da diğer tüm gözler yabancı gelecektir kendisine.

Henüz kitabın ilk sayfalarında karşılaştığım ifadeler aklıma bu mısraları getirdi. Özellikle “Aslını bilmediğimiz âlemlerde tanıştığımız bir kızla konuşmamız herhalde alelade olmayacaktır.” cümlesi bunda önemli bir paya sahip. Romanın sonuna kadar da bu meseleyi hatırlatan cümleler ara ara görülmeye devam ettiğinden, incelememe bu şekilde bir giriş yapmak istedim.

Sabahattin Ali romanlarına başladığımızda, hiçbir zorluk çekmeden henüz ilk bölümlerde kendimizi olayın seyri içinde bulmamız olağan bir durumdur. İçimizdeki Şeytan ‘da da bu his o kadar barizdir ki  yoğun iç monologlar ve birbirinden farklı duygusal muhasebelerin arasında durmadan yer değiştirmiş buluruz kendimizi. Roman boyunca bir yanda dış dünyanın dayatmaları, diğer yanda vicdanın isyanıyla karşılaşırız. Tüm bu hengamenin içinde bazılarımız kendini Ömer‘le özdeşleştirir, bazılarımız ise Macide‘yle. Bazen Ömer’in iç ızdırabını tadarken bazen de Macide’nin yalnızlığına gömülürüz.

Editör Notu : Reklamlara tıklayarak bize destek olabilirsiniz.

1940’ların İstanbul’u ve dönemin sosyal, siyasal çehresi altında yaşanan hayatlardan kesitler sunan romanda başkahramanımız Ömer’in sayesinde tüm bunlara felsefî bir açıdan bakma fırsatını buluyoruz.

Daha önce Sabahattin Ali okumayanları harika bir keşif; diğer kitaplarını okumuş olanları ise aynı mutfaktan çıkan yeni bir lezzet bekliyor. 

Dilin kullanımındaki rahatlık ve konunun işlenişindeki yetkinlik sayesinde takılmadan ve kopmadan takip edebileceğiniz bir roman.

Her daim kitaplarla olmanız dileğiyle, iyi okumalar…

KitabınaBak – En ucuza nereden alabilirim? Tıkla
Bu kitabı arkadaşlarınla paylaş:

Bu kitabı okumuş muydun? Düşüncelerini insanlarla paylaş